Sayfalar

30 Ağustos 2013 Cuma

Barzani de Yahudi. İşte belgesi....

Barzani
Barzani

'Musul hahamlarından Sallum, müslümanlardan birine hakaret edince önce Selanik'e, oradan da Kudüs'e sürülür.

Barzani ailesi ile ilgili sis perdesi ve aile­nin Yahudi kökenli oluşuyla ilgili yazı­mız, bazı çevrelerce "madem böyle ise, Osmanlı Arşiv ka­yıtlarında bunun belgesi olmaz mı?" kuşkularıyla değerlendiril­di. Daha önceki yazımızda da be­lirttiğimiz gibi Barzani ailesi, bölge­nin -Kuzey Irak'ın- gündemine, 20. yüzyıl başlarında ancak girebilmiş bir ailedir. Meşhur Kürt Tarihçi Meh­met Emin Zeki'ye göre, 1931'de Barzan aşireti 2750 hane civarındaydı.(2)  Barzani, Osmanlılar zamanında bile Zibad nahiyesinin bir köyü olmak­tan ileri gidememişti. Bir başka ifa­deyle küçük bir yerleşim birimi idi. Köyde yönetim ve kontrol, her za­man Barzani ailesinin elinde olmuş­tu.(3) 
Barzani ailesinden Yahudi hahamları çıktığı ve bölgede Yahudiliğe eği­tim öğretim faaliyetleri konusunda bu hahamların çok büyük hizmet ettiğine dair bilgi yalnız, Kürtçe ko­nuşan Yahudilerle ilgili önemli bir uzman olan Prof. Dr. Jona Sabar'a ait değildir.(4) Osmanlı Arşivi'nde bulduğumuz bir vesika da bu aile­den hahamların olduğunu teyid et­mekte, adeta bizim yazımızı sorgu­layanlara cevap vermektedir. 1856 yılına ait bu belgede ileride de ayrıntılarını nakledeceğimiz gibi Musul'dan Selanik'e, oradan da Ku­düs'e sürülen "Sallum Barzani"den bahsedilmektedir. Barzani kelimesi­nin son harfinin Osmanlıca yazılışın­daki "y" harfı (î okunur) bilindiği gi­bi nispet "ye"sidir. Kişinin mensup olduğu şehir ya da aileyi belirtir.

Dolayısıyla Haham Sallum, Barzan aşiretine ya da köyüne mensuptur. 1931'de nüfusu 2750 hane olan, Barzan'ın 1856'daki nüfusu herhal­de onlu rakamlarla ifade ediliyordu. Dahası burada hakimiyet tam olarak Barzanî ailesinde idi. Bölgede "Barzan" adıyla başka bir yerleşim birimi ve aşiret de yoktu. Kaldı ki, bölgede Barzani ailesi ile ilgili dinî kuşkular ve gizli kitap iddiaları yıllardır söy­lenmektedir.(4)

 Bu yazımızda değerlendireceğimiz belgeye göre Musul kazası haham­larından Sallum Barzani adlı Yahu­di, Müslümanlardan birine dil uzattı­ğı için yakalanıp zincire vurularak hapsedilmişti. Sonra da İstanbul'a getirilerek durum Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye'de görüşülerek Selanik'e sürülmüştü. Selanik ve Mu­sul'daki hahamlar, "Onun Selanik'te çaresiz ve perişan bir halde olduğu­nu, Selanik'in havasına alışamadığı­nı, bu durumun onun ölümüne se­bep olmakla kalmayıp Musul'da bu­lunan eşi ve çocuklarının da bir ek­meğe muhtaç olduklarını" mektuplarla İstanbul'daki Hahamhane'ye bildirmişler. Hahambaşının, Sallum Barzani'nin sürgünlüğünün Kudüs-i Şerif olarak değiştirilmesi ve Salllum'un orada gece gündüz padişaha dua ile meşgul olacağının belirtil­mesi üzerine, Kudüs'e Yahudi iskâ­nı ile ilgili tereddütler olduğu için; Hariciye Nezaretinin de görüşü alı­narak 29 Şubat 1856'da Hahambaşı'nca verilen dilekçe Osmanlı Hü­kümetince 11 Nisan'da görüşülerek uygun bulunmuş ve Sallum Barzani 20 Nisan 1861'da bir irade ile Ku­düs'e sürülmüş, daha doğrusu sür­gün yeri değiştirilmişti.(5)


Mustafa Barzani
Mustafa Barzani'nin yıllar sonra kurduğu iliş­kiler, hahamlarla Sallum Barzani ai­lesi arasındaki ilişkilerin yıllarca sür­düğünü göstermektedir. Molla Mus­tafa Barzani, 1950'den beri sık sık zi­yaret ettiği İsrail'de her zaman Ku­zey Irak kökenli, Kürtçe konuşan bir Yahudi hahamın evinde kalmak­tadır: Haham David Gabay. Barzanilerin İsrail ile ilişkileri, hiç bir devlet­le kuramadıkları kadar sıkı ve sami­midir. Acaba neden diğer Kürt grupları değil de, Barzaniler bu ilişkide başrolde oynamaktadırlar. 18 Eylül 1972'de Washington Post'un yazdı­ğına göre her ay İsrail'den 50 bin dolar alan, MOSSAD şefi Zwi Şamir'i Kuzey Irak'taki kampında ağırlayan, 1967'de İsrail Savunma Bakanı Moşe Dayan'a sadece bir "Kürt Hançe­ri" götürmekle kalmayıp İsraillilerin bombalayacağı Kerkük Petrol tesis­lerinin planlarını da götüren Molla Mustafa Barzani(6) İslama mı, başka bir dine mi hizmet etmektedir. Bü­yük bir alim ve Seyyid olduğu iddia edilen hangi insan buna sırf "aşiret devleti" koltuğu için razı olabilir. 








Ahmet Uçar

Tarih ve Düşünce Dergisi

Şubat 2003


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bu güne değin en çok tıklanılanlar